Üniversite kampüsleri küçük ölçekte kentsel yaşam alanlarıdır. Dolayısıyla yerleşke yaşantısı sadece araştırma ve eğitimden ibaret değildir. Kampüsler, öğrencilere sosyal ve kültürel katkılar sağlayan, kendilerini geliştirme olanağı sunan, iletişim ağının güçlü olduğu sosyal alanlardır. Üniversite kampüsleri, üniversiteye mensup öğrenci ve öğretim elemanlarının yanısıra, bulunduğu bölgede yaşayan kentlinin de kullanabileceği mekan ve faaliyetlere sahip olmalıdır. Bu iletişim birliği, çevrenin ve üniversitenin kalkınmasında önemli bir role sahiptir. Bu bağlamda kültürel etkileşiminin oluşması ve kent ile üniversite arasındaki ilişkinin kurulabilmesi açısından yerleşkenin odak noktası konumundaki tasarım alanında kurgulanan yapının; ihtiyaç programı, mekan, işlev ve dolaşım kurgusu anlamında çevreyi tanımlı ve kimlikli hale getirmesi, Tarihi Karakolhane Yapısı’nın gabarisini de dikkate alarak, bu mevcut yapıya entegre olabilen, kapsayıcı sosyokültürel bir omurga oluşturması hedeflenmiştir.
Bahsedilen bu hedefe paralel olarak; kent hayatı ve üretim hızının olumsuz bir neticesi olarak, insanların kendini ait hissedeceği mekanlar, mahalleler, semtler üretilemediği bu dönemde oldukça değerli olduğu aşikar olan, tasarım alanının da sınırlarına dahil olduğu, Vişnezade Mahallesi'nin, neredeyse kendiliğinden oluşmuş gibi görünse de, birçok yeni yerleşim karakterine göre daha insan odaklı, kendine has kimliği olan bir "mahalle" bir "YER" tanımı ürettiğini üst ölçek okumaları doğrultusunda anlaşılmış, kent ile yerleşkenin ara kesitinde bulunan tasarım alanında kurgulanan yapının, bu mahallenin, bu dokunun ayrılmaz bir parçası olması, bu sosyal örüntü tarafından da kabul görmesi amaçlanmıştır.